16 Mayıs 2011 Pazartesi
Tüm Cihazlar Aynı Dili Konuşacak!
HP FlexNetwork ile tüm cihazlar dijital ağlarda aynı dili konuşacak.
Dünyanın enmodern , esnek ve hızlı ağ çözümü olarak tüm marka ve cihazlarla uyumlu FlexNetwork, bilgisayarların aynı dili konuştuğu yeni bir platform oluşturuyor.
Mobilite ve bulut bilişim desteğiyle tüm kurumları, kişileri, ofisleri ve şubeleri bağlayan ilk tam kapsamlı “birleşik ağ” mimarisi FlexNetwork, network dünyasının kurallarını değiştiriyor.
HP bulut bilişim ve3G internet ile mobilitenin yaygınlaştığı günümüzde, network dünyasının kurallarını baştan yazan esnek ve hızlı FlexNetwork çözümünü duyurdu. HP Network Türkiye Ülke Müdürü Sami Arbak, bir ağa bağlı tüm markaların aynı dili konuşarak uyumlu çalışmasına olanak sağlayan ve böylece BT maliyetlerini düşüren FlexNetwork’ü, basına tanıttı.
İş hayatının ofis dışına taşındığı mobilite dünyasında bulut bilişim ile web işbirliği portallarını destekleyen HP FlexNetwork, kullanıcıların video klipler gibi zengin medya içeriğini işte, yolda, evde, kısacası her yerden paylaşmasını sağlıyor.
Akıllı TV’lerden, cep telefonlarına,mutfak robotlarından, yalın istemcilere ve laptoplara kadar tüm elektronik cihazları aynı dilde konuşturarak, birbirine bağlayan FlexNetwork, tüm bilgisayarların uyum içinde çalıştığı bir network demokrasisi kuruyor. HP FlexNetwork, BT maliyetlerini düşürüyor ve iletişim ağlarının etkili bir şekilde her yerden kullanılmasıyla geleceğin her an aktif 7/24 Yaşayan Kurumlarının önünü açıyor.
Modern birleşik mimariler üzerine kurulu HP FlexNetwork; niş alanlarda çözüm üreten, sınırlı sermayeye sahip butik şirketlerden ajanslara, üniversiteler ve büyük kurumlara kadar her alanda inovasyonu ve işbirliğini teşvik ediyor.
Dünyanın en
Mobilite ve bulut bilişim desteğiyle tüm kurumları, kişileri, ofisleri ve şubeleri bağlayan ilk tam kapsamlı “birleşik ağ” mimarisi FlexNetwork, network dünyasının kurallarını değiştiriyor.
HP bulut bilişim ve
Akıllı TV’lerden, cep telefonlarına,
Bu Fare Dünyada Bir İlk!
Dünyanın ilk Wi-Fi faresi geliyor!
Bildiğiniz tüm kablosuz fareleri unutun! Bu yeni kablosuz fare, dünyada bir ilke imza atıyor!
Bilgisayarınızdaki USB girişleri bazen oldukça değerli hale gelebiliyor. Özelliklebağlantı yapacağınız birçok cihazınız olduğunda bir de kablosuz fareniz için USB girişi aramak sıkıntı yaratabiliyor. İşte HP'nin yeni Wi-Fi faresi sizi bu yükten alıyor ve bir USB'nizi size geri kazandırıyor.
Bilgisayarınızdaki USB girişleri bazen oldukça değerli hale gelebiliyor. Özellikle
Wi-Fi fare derken tekrar dikkatinizi çekelim bağlantı için Bluetooth kullanmıyor. Bu yeni farenin pil ömrü de Bluetooth'lu olanların neredeyse iki katı yani dokuz aya kadar çıkabiliyor. Ayrıca çekim gücü de daha fazla, bilgisayarınızdan 9 metre uzaklıktan halen farenizle bilgisayarınızı kullanabilirsiniz.
14 Mayıs 2011 Cumartesi
Dokunmatik Ekranda Devrim!
Güncel ceplerde kullanılan dokunmatik ekranları unutun; çok farklı bir dokunmatik teknolojisi yolda!
Günümüzde akıllı telefonlara olan ilgi artarak devam ediyor ve bu da demek oluyor ki çoğu telefon kullanıcısının dokunmatik ekranlı bir telefonu var. Dokunmatik ekranlarda telefonun üreticisine bağlı olarak farklı teknolojiler kullanılabiliyor; fakat CHI isimli (Computer Human Interaction - Bilgisayarla İnsanın Etkileşimi) konferansta gösterilen bir dokunmatik ekran prototipi, tamamen farklı bir teknoloji içeriyor.
Vancouver'da gerçekleşen konferansta gösterilen dokunmatik ekran prototipi sayesinde bir telefonda dosya taşıma yaparken ekran kaygan, dosyayı bırakırken de ekran yapışkan hissediliyor. Konu hakkında "Bu durum, arayüzü kullanırken daha gerçekçi bir his uyandırıyor." şeklinde konuşan British Columbia Üniversitesi'nde doktora yapmış olan Vincent Levesque, sözlerine şu şekilde devam ediyor: "Tıklamaları ve ekranın direncini hissedebiliyorsunuz, bu da sizin kullanmakta olduğunuz arayüzü daha gerçekçi bir şekilde algılamanıza olanak sağlıyor."Günümüzde akıllı telefonlara olan ilgi artarak devam ediyor ve bu da demek oluyor ki çoğu telefon kullanıcısının dokunmatik ekranlı bir telefonu var. Dokunmatik ekranlarda telefonun üreticisine bağlı olarak farklı teknolojiler kullanılabiliyor; fakat CHI isimli (Computer Human Interaction - Bilgisayarla İnsanın Etkileşimi) konferansta gösterilen bir dokunmatik ekran prototipi, tamamen farklı bir teknoloji içeriyor.
İşin içine lazerler giriyor...
Güncel akıllı telefonlarda kullanılan dokunmatik ekranlardaki teknolojiyi kullanmayan bu prototipi test edenler, bir dosyayı bıraktığında parmaklarının titrediğini değil, parmaklarının ekran tarafından itildiğini hissettiklerini söylediler.
Levesque tarafından bir hava hokeyi masasına benzetilen bu teknoloji, parmağın bulunduğu noktayı belirlemek için lazerler kullanıyor. Teknolojinin kullanıldığı prototip de birkaç inç büyüklüğünde olduğu için projeyi oluşturan ve geliştiren takımın, çalışmalarını ilerlettikçe daha duyarlı lazerler kullanacağı ve tüm cihazı daha küçük yapacağı söyleniyor
13 Mayıs 2011 Cuma
Teknoloji Gençleri Nasıl Etkiliyor?
Teknoloji, sadece gençleri değil, toplumun tüm katmanlarını etkiliyor. Bu olumlu ya da olumsuz (daha çok da olumsuz) etkilenmeden, teknolojiyi, teknoloji üreten şirketleri suçlamanın pek de doğru olmadığını düşüyorum. Teknoloji, insanlar için hayatı kolaylaştıran büyük bir nimet. Bunu dozajını kaçırmadan ve doğru amaçlar için kullanmak insanların elinde. Benzer konular gündeme gelince hep verdiğim bir örnek var. Diyorum ki, teknoloji bizi kullanmasın, biz teknolojiyi kullanalım! Bir çok ürün ve hizmet üreten şirket var. Bu ürün ve hizmetler içinde bize ve amaçlarımıza uygun olanları seçmek, satın alıp almama kararını vermek bizim elimizde. Tabii ki şirketler kârlarını maksimize etmek için, ardarda yeni ürünler ve hizmetler çıkarıyorlar. Ardarda piyasaya çıkan ürünlerden bazan kafamız bile karışabiliyor. Hangisini satın alacağımızı, hangisinin gerçekten bizin ihtiyaçlarımıza cevap vereceğini tespitte zorlanıyoruz. Böyle bir kafa karışıklığıyla karşılaşmamak için, teknolojiyle ilgili gelişmeleri takip etmek, haber ve yorumları okumak yararlı olacaktır. Özellikle gençlerin, teknolojik ürünleri gösteriş için bilinçsizce tükettikleri görülüyor. Yeni piyasaya çıkan bir cep telefonunu, ailesinin ya da kendisinin ekonomik imkânlarını zorlayarak satın alan, aylar sürecek taksitlere giren gençler biliyorum. Bu gençlerin tek amacı, çevresindeki arkadaşlarında bulunanlardan aşağı kalmayacak bir ürüne sahip olmak.
Teknolojinin Neden Olduğu Hastalıklar..
Son 30 yılda başta ABD ve Avrupa olmak üzere tüm dünyada bu alanda yüzlerce araştırma yapıldı; hâlâ da yapılıyor. Kimi araştırmalarda dikkat çekici sonuçlara ulaşıldı. Örneğin;1994'te ABD ve Finlandiya'da yapılan araştırmalar, elektromanyetik alanların çok sık etkisinde kalan işçilerde alzheimer hastalığının normal insanlara göre erkeklerde 4,9 kat ve kadınlarda 3,4 kat daha çok görüldüğünü ortaya koydu.
1998'te gerçekleştirilen bir başka araştırmada da radyo operatörleri, endüstriyel donanım işçileri, veri işleme aygıtı tamircileri, telefon hattı işçileri, elektrik santralları ve trafo merkezlerinde çalışan işçilerle film makinistlerinde alzheimer, parkinson gibi hastalıklarla beraber başka birtakım nörolojik bozuklukların daha çok görüldüğü ortaya çıktı.
1998'te gerçekleştirilen bir başka araştırmada da radyo operatörleri, endüstriyel donanım işçileri, veri işleme aygıtı tamircileri, telefon hattı işçileri, elektrik santralları ve trafo merkezlerinde çalışan işçilerle film makinistlerinde alzheimer, parkinson gibi hastalıklarla beraber başka birtakım nörolojik bozuklukların daha çok görüldüğü ortaya çıktı.
Öğretim Teknolojisi (ÖT) Nedir?
1. Öğretim teknolojileri, 'öğrenme nesnelerini'; yani öğrenme ve öğretme sürecinde yer alacak her türlü materyal ve aracı anlatır (Armsey & Dahl, 1973, s.vii).
2. Öğretim teknolojisi, davranış değişikliği ya da başka herhangi bir öğrenme sonucunu elde etmek için sarfedilen araç, kullanarak ya da kullanmadan, hali hazırda var olan veya kazanılacak (oluşturulacak) her türlü çabayı anlatır (Knezevich & Eye, 1970, s.16).
3. Öğretim teknoloğu bir grup üyesi olarak öğrenme süreci konusunda uzman olan kişidir. Görevi öğretilecek konunun hedeflerinin belirlenmesinde, öğrenme stratejileri seçilmesinde ve sonuçların değerlendirilmesinde öğretim üyesine yardım etmektir (Carnegie Commission On Higher Education, 1972, s.71).
4. Commission on Instructional Technology tarafından sunulan bir özette öğretim teknolojilerinin amacı şöyle belirtilmektedir: eğitimi daha üretken ve daha bireysel yapmak, daha bilimsel bir öğretim sağlamak, ve herkesin ulaşabildiği, eşitliği öngören, daha güçlü ve daha hızlı bir öğretime ulaşmak
2. Öğretim teknolojisi, davranış değişikliği ya da başka herhangi bir öğrenme sonucunu elde etmek için sarfedilen araç, kullanarak ya da kullanmadan, hali hazırda var olan veya kazanılacak (oluşturulacak) her türlü çabayı anlatır (Knezevich & Eye, 1970, s.16).
3. Öğretim teknoloğu bir grup üyesi olarak öğrenme süreci konusunda uzman olan kişidir. Görevi öğretilecek konunun hedeflerinin belirlenmesinde, öğrenme stratejileri seçilmesinde ve sonuçların değerlendirilmesinde öğretim üyesine yardım etmektir (Carnegie Commission On Higher Education, 1972, s.71).
4. Commission on Instructional Technology tarafından sunulan bir özette öğretim teknolojilerinin amacı şöyle belirtilmektedir: eğitimi daha üretken ve daha bireysel yapmak, daha bilimsel bir öğretim sağlamak, ve herkesin ulaşabildiği, eşitliği öngören, daha güçlü ve daha hızlı bir öğretime ulaşmak
Eğitim Teknolojisi Nedir?
Artık eğitim teknolojisinin kökenine ait bazı bilgilere ve eğitimde nasıl bir rol üstlendiğine dair bir takım fikirlere sahip olduğumuza göre daha zor bir soruya geçebiliriz: eğitim teknolojisi nedir? Aşağıda belirtildiği gibi tanımlamaya yönelik girişimler, bu işin aslında kimin, filin neresine dokunduğuna benzeyen bir olgu olduğunu göstermektedir.
1. National Academy of Engineering's Instructional Technology Committee on Education, eğitim teknolojisini şöyle tanımlar: "eğitim teknolojisi öğretme/öğrenme biliminin sınıf ortamı aracılığıyla gerçek dünya şartlarına uygulanmasıyla elde edilen bilgiler bütünüdür. Bu süreç içerisinde geliştirilen her türlü yöntem ve araç da bu uygulamaya yardım etmek amacını taşır" (Dieuzeide, 1971, s.1).
2. Eğitim teknolojisi, öğretim ilkelerinin uygulanabilmesi için oluşturulmuş bütün metodolojiler ve tekniklerdir (Cleary et al., 1976).
3. Eğitim teknolojisi öğrenme sürecini geliştirmek için oluşturulan her türlü sistemi, tekniği ve yardımı içerir. Böyle bir yapıda şu 4 özellik önemlidir: öğrencinin ulaşması hedeflenen amaçların tanımlanması; öğrenilecek konunun öğretim ilkelerine göre analiz edilip, öğrenilmeye uygun şekilde yapılandırılması; konunun aktarılabilmesi için uygun medyanın seçilip kullanılması; dersin ve derste kullanılan araçların etkililiğini ve öğrencilerin başarı durumlarını değerlendirmek için uygun değerlendirme yöntemlerinin kullanılması
1. National Academy of Engineering's Instructional Technology Committee on Education, eğitim teknolojisini şöyle tanımlar: "eğitim teknolojisi öğretme/öğrenme biliminin sınıf ortamı aracılığıyla gerçek dünya şartlarına uygulanmasıyla elde edilen bilgiler bütünüdür. Bu süreç içerisinde geliştirilen her türlü yöntem ve araç da bu uygulamaya yardım etmek amacını taşır" (Dieuzeide, 1971, s.1).
2. Eğitim teknolojisi, öğretim ilkelerinin uygulanabilmesi için oluşturulmuş bütün metodolojiler ve tekniklerdir (Cleary et al., 1976).
3. Eğitim teknolojisi öğrenme sürecini geliştirmek için oluşturulan her türlü sistemi, tekniği ve yardımı içerir. Böyle bir yapıda şu 4 özellik önemlidir: öğrencinin ulaşması hedeflenen amaçların tanımlanması; öğrenilecek konunun öğretim ilkelerine göre analiz edilip, öğrenilmeye uygun şekilde yapılandırılması; konunun aktarılabilmesi için uygun medyanın seçilip kullanılması; dersin ve derste kullanılan araçların etkililiğini ve öğrencilerin başarı durumlarını değerlendirmek için uygun değerlendirme yöntemlerinin kullanılması
Eğitimde Teknolojinin Uygulamaları
Çeşitli seviyelerdeki kullanışlı uygulamaları ve bu uygulamaların vaat ettiklerini incelerken, düşünce ve yorumlar da kötümserlikten sıyrılıp iyimserliğe doğru kayıyor.
1. Engler 1972'de eğitim teknolojilerinin durumunu şöyle anlatıyor: "şu anki öğretim yöntemlerimiz hakkında söylenebilecek en doğru söz eski teknoloji ürünü olduklarıdır. Kitap, tebeşir, öğretmen gibi temel öğretim araçları ve yöntemleri çok uzun zamandan beri kullanılmaktadır. Bugün öğretmenler daha iyi hazırlanmakta, kitaplar daha iyi tasarlanıp daha iyi yazılmakta, ve renkli tebeşirler kullanılmaktadır; ama bu araçların işlevleri ve öğrenci için anlamları yüzyılı aşkın bir süredir hiç değişmeden kalmıştır. Ayrıca bu süre zarfında öğretimin nasıl uygulanacağına ilişkin her hangi bir temel değişiklik de yapılmamıştır. Öğretim halâ, öğretmen merkezli, gruba yönelik ve ders kitabı tabanlı hazırlanmakta ve uygulanmaktadır. Bu yöntem 19.yy'da İngiltere ve Amerika'da başlayıp yayılan Lancastrian modelinin devamı niteliğindedir Birbuçuk yüzyıldır birçok değişikliğe uğramasına rağmen bu model endüstriyel üretim mantığının sonucu olan eğitimde seri üretimi geleneğine sıkı sıkıya bağlı durmaktadır
2. U.S. Agency for International Development'dan Clifford H. Block, İngiliz Hükümetinin gerçekleştirdiği çok büyük ölçekli uzaktan eğitim denemesini şu şekilde yorumluyor: "Televizyon, radyo ve posta gibi iletişim araçlarının etkin kullanımı, BBC'nin üretim yetenekleri, öğretim tasarımları için görevlendirilmiş eğitim teknolojisi grubunun mükemmel başarısı, ve normal bir üniversiteden farklı olmayan ders/konu içeriğiyle 65.000 öğrencisi olan İngiliz Açık Öğretim Üniversitesi (British Open University) İngiltere'nin en büyük üniversitesi ve dünyanın sayılı üniversitelerinden birisidir. Mezunlarının iyi yetişmiş ve entelektüel açıdan yeterli olması sebebiyle bu fakülteden derece almak İngiliz sosyo-kültürel hayatında önemli bir yere sahip olmak demektir"
3. Teknoloji ve değişimle ilgili olarak Block şöyle demektedir: "birkaç yıl içerisinde gerçek olacak bazı teknolojik gelişmelerle ilgili yorumlarda bulunmak gerçekten çekici bir işi bütün bir kütüphanenin bir disk içine sığabilmesi, internet ve uydu teknolojileri aracılığı ile evinizden dışarı çıkmak zorunda kalmaksızın tüm dünyadaki eğitim merkezlerine istediğiniz her an ulaşabilmek, ve bunların dışında sayısallaştırılmış her türlü bilgiye sahip olma şansı bunlar hakkında konuşmak gerçekten çok çekici; fakat ben de, bu konuda çalışan diğer insanlar gibi, böylesine temelden değişimlerin ancak aşama aşama ve evrimsel bir süreç içerisinde gerçekleşeceğine inanıyorum. Eğitim kurumlarının, öğrenci, öğretmen ve yöneticileri, bu yeni öğrenme yöntemlerini bireysel, toplumsal ve ekonomik yönden hayatlarına adapte edebilmek için mutlaka zamana ihtiyaç duyacaklardır."
1. Engler 1972'de eğitim teknolojilerinin durumunu şöyle anlatıyor: "şu anki öğretim yöntemlerimiz hakkında söylenebilecek en doğru söz eski teknoloji ürünü olduklarıdır. Kitap, tebeşir, öğretmen gibi temel öğretim araçları ve yöntemleri çok uzun zamandan beri kullanılmaktadır. Bugün öğretmenler daha iyi hazırlanmakta, kitaplar daha iyi tasarlanıp daha iyi yazılmakta, ve renkli tebeşirler kullanılmaktadır; ama bu araçların işlevleri ve öğrenci için anlamları yüzyılı aşkın bir süredir hiç değişmeden kalmıştır. Ayrıca bu süre zarfında öğretimin nasıl uygulanacağına ilişkin her hangi bir temel değişiklik de yapılmamıştır. Öğretim halâ, öğretmen merkezli, gruba yönelik ve ders kitabı tabanlı hazırlanmakta ve uygulanmaktadır. Bu yöntem 19.yy'da İngiltere ve Amerika'da başlayıp yayılan Lancastrian modelinin devamı niteliğindedir Birbuçuk yüzyıldır birçok değişikliğe uğramasına rağmen bu model endüstriyel üretim mantığının sonucu olan eğitimde seri üretimi geleneğine sıkı sıkıya bağlı durmaktadır
2. U.S. Agency for International Development'dan Clifford H. Block, İngiliz Hükümetinin gerçekleştirdiği çok büyük ölçekli uzaktan eğitim denemesini şu şekilde yorumluyor: "Televizyon, radyo ve posta gibi iletişim araçlarının etkin kullanımı, BBC'nin üretim yetenekleri, öğretim tasarımları için görevlendirilmiş eğitim teknolojisi grubunun mükemmel başarısı, ve normal bir üniversiteden farklı olmayan ders/konu içeriğiyle 65.000 öğrencisi olan İngiliz Açık Öğretim Üniversitesi (British Open University) İngiltere'nin en büyük üniversitesi ve dünyanın sayılı üniversitelerinden birisidir. Mezunlarının iyi yetişmiş ve entelektüel açıdan yeterli olması sebebiyle bu fakülteden derece almak İngiliz sosyo-kültürel hayatında önemli bir yere sahip olmak demektir"
3. Teknoloji ve değişimle ilgili olarak Block şöyle demektedir: "birkaç yıl içerisinde gerçek olacak bazı teknolojik gelişmelerle ilgili yorumlarda bulunmak gerçekten çekici bir işi bütün bir kütüphanenin bir disk içine sığabilmesi, internet ve uydu teknolojileri aracılığı ile evinizden dışarı çıkmak zorunda kalmaksızın tüm dünyadaki eğitim merkezlerine istediğiniz her an ulaşabilmek, ve bunların dışında sayısallaştırılmış her türlü bilgiye sahip olma şansı bunlar hakkında konuşmak gerçekten çok çekici; fakat ben de, bu konuda çalışan diğer insanlar gibi, böylesine temelden değişimlerin ancak aşama aşama ve evrimsel bir süreç içerisinde gerçekleşeceğine inanıyorum. Eğitim kurumlarının, öğrenci, öğretmen ve yöneticileri, bu yeni öğrenme yöntemlerini bireysel, toplumsal ve ekonomik yönden hayatlarına adapte edebilmek için mutlaka zamana ihtiyaç duyacaklardır."
Eğitimde Teknolojinin Rolü
Eğer teknoloji yukarıda sunulduğu şekli ile algılanırsa, teknolojinin insan hayatında çok önemli bir yer tuttuğu da rahatlıkla anlaşılır. Bu nedenle konumuz teknolojiyi kullanmak ya da kullanmamak değil, insan hayatında teknolojinin nasıl bir yeri ve konumu olacağıdır. Bu üzerinde birçok değerli kişi ve kuruluşun çalıştığı önemli bir konu olmuştur.
1. Herbert Simon teknolojiyi insanın kendi yapay iç dünyasıyla dış çevre (doğa) arasında bir ara-yüz olarak görmektedir.
2. Carnegie Komisyonunun bu konuyla ilgili vardığı sonuç şöyledir: "Teknoloji öğretimde yardımcı bir rol üstlenmelidir, öğretimin amacı haline getirilmemelidir.
Teknoloji sadece var olduğu için kullanılmaya çalışılmamalı ya da teknoloji kullanılmadığında çağ dışı kalınacakmış gibi bir korkuya kapılmamalıdır. Bizler, gelişmiş teknoloji kullanımının öğretimde doyum ve başarıya ulaşabilmek için tek başına yeterli olduğuna inanmıyoruz. Birçok ders için dönemde birkaç saatlik teknoloji desteği yeterli olmaktadır. Bazı dersler için teknoloji, dönemin yarısından çoğunda kullanılabilir; ama bütün bir dönemde böylesine bir teknoloji desteğine ihtiyaç duyulabileceği ders sayısı yok denebilecek kadar azdır
3. Eğitimi etkileyen teknolojik gelişmeleri tartışan çok fazla yayın, makale vardır
1. Herbert Simon teknolojiyi insanın kendi yapay iç dünyasıyla dış çevre (doğa) arasında bir ara-yüz olarak görmektedir.
2. Carnegie Komisyonunun bu konuyla ilgili vardığı sonuç şöyledir: "Teknoloji öğretimde yardımcı bir rol üstlenmelidir, öğretimin amacı haline getirilmemelidir.
Teknoloji sadece var olduğu için kullanılmaya çalışılmamalı ya da teknoloji kullanılmadığında çağ dışı kalınacakmış gibi bir korkuya kapılmamalıdır. Bizler, gelişmiş teknoloji kullanımının öğretimde doyum ve başarıya ulaşabilmek için tek başına yeterli olduğuna inanmıyoruz. Birçok ders için dönemde birkaç saatlik teknoloji desteği yeterli olmaktadır. Bazı dersler için teknoloji, dönemin yarısından çoğunda kullanılabilir; ama bütün bir dönemde böylesine bir teknoloji desteğine ihtiyaç duyulabileceği ders sayısı yok denebilecek kadar azdır
3. Eğitimi etkileyen teknolojik gelişmeleri tartışan çok fazla yayın, makale vardır
Türkiye'nin Teknoloji Geliştirme Koşul ve Olanakları
Bilim ve teknoloji söz konusu olduğunda, Türkiye’nin, yer aldığı sistem içindeki diğer ülkelerden (diğer OECD ülkelerinden ya da G.Kore, Tayvan gibi yeni sanayileşen ülkelerden) çok daha farklı bir tutum izlediği görülüyor. Türkiye’nin teknoloji geliştirme koşul ve olanaklarını irdelerken, önce, bu farklılığı ortaya koymakta yarar vardır.
Gözlenen farklar birkaç noktada toplanabilir:
Türkiye, bilim ve teknoloji yeteneğini yükseltebilme ve bu çerçevede günümüzün jenerik teknolojilerine egemen olma, bu teknolojiler tabanında ‘innovation’ yeteneğini kazanma konusunda, sistem içindeki diğer ülkelerin aksine, hiç aceleci değildir ve onlardan bir hayli geride kalmıştır. Ne toplum katlarında ne de siyasi partiler düzleminde, gecikildiği için endişe duyulduğu izlenimini almak mümkündür. Siyasi kadroların, zaman zaman, bilim ve teknolojiye önem verilmesi gereğini vurgulamalarına karşın, bu yalnızca, altı boş siyasi bir söylem düzeyinde kalmakta; hatta, çoğu zaman, siyasi bir prim getirmeyeceği kanısıyla olsa gerek, bilim ve teknoloji konuları, bütünüyle siyasi gündemden düşürülmektedir
Gözlenen farklar birkaç noktada toplanabilir:
Türkiye, bilim ve teknoloji yeteneğini yükseltebilme ve bu çerçevede günümüzün jenerik teknolojilerine egemen olma, bu teknolojiler tabanında ‘innovation’ yeteneğini kazanma konusunda, sistem içindeki diğer ülkelerin aksine, hiç aceleci değildir ve onlardan bir hayli geride kalmıştır. Ne toplum katlarında ne de siyasi partiler düzleminde, gecikildiği için endişe duyulduğu izlenimini almak mümkündür. Siyasi kadroların, zaman zaman, bilim ve teknolojiye önem verilmesi gereğini vurgulamalarına karşın, bu yalnızca, altı boş siyasi bir söylem düzeyinde kalmakta; hatta, çoğu zaman, siyasi bir prim getirmeyeceği kanısıyla olsa gerek, bilim ve teknoloji konuları, bütünüyle siyasi gündemden düşürülmektedir
Bilim ve Teknolojideki Gelişmeler
20. yy bilim ve teknolojinin gelişmesinde altın çağını yakalamış, insan hayatında vazgeçilmez bir rahatlık sağlamıştır. Bilim hiçbir zaman durağanlık göstermemektedir. Bilimin sınırları genişlerken; dünyanın sanıldığı kadar büyük olmadığı gerçeği ortaya çıkmaktadır.
Günümüzde bilim olağanca hızıyla ilerlemekle birlikte insan hayatının olmazsa olmazları arasına girmeyi başarmıştır. Bilimin sonucu olarak ortaya çıkan teknoloji hayatımızı her alanda kolaylaştırmayı başarmıştır.
Bilim ve teknoloji arasında sıkı bir ilişki bulunmakta, birbirlerini tamamlamaktadırlar. Bilimsel çalışmalar uygulamaya elverişli bilgi üreterek teknolojik gelişmeye yol açarken, teknolojik gelişmeler de bilimsel araştırmaların daha uygun şartlarda yapılmasını sağlayarak bilimsel gelişmeyi hızlandırmaktadır .
Rönesans ve reformla birlikte bilimdeki gelişmelerin temelleri atılmış, bilimsel gelişmeyi engellemeye çalışan tüm olumsuzluklar da ortadan kalkmıştır (Kilise ve Dinin Etkisi gibi).
İnsanlar, tanrıbilimsel gerçeklerden sıyrılıp içinde yaşadıkları dünyayı ve bu dünya ile ilgili sorunları keşfetmişlerdir. Bu gibi gelişmelerin sonucunda da bilimsel gelişmeler başlayıp zamanla hız kazanmıştır.
Bilim ve teknolojinin ortaya çıktığı tarihten itibaren insanlar içinde yaşadıkları dünya ile yetinmemişlerdir. Uzayı merak etmişler, uzayın sırlarını çözmek amacıyla gizemli bir yolculuk, sistemli bir çalışma içerisine girmişlerdir. Sıvı yakıtlı motorların bulunması ile uçaklar ulaşım aracı olarak kullanılmaya başlanmış, insanlara uzak gibi görünene mesafeler artık ortadan kalkmıştır. Bunun sonucunda insanların uzaya gitme isteği iyice artmıştır .
Günümüzde bilim olağanca hızıyla ilerlemekle birlikte insan hayatının olmazsa olmazları arasına girmeyi başarmıştır. Bilimin sonucu olarak ortaya çıkan teknoloji hayatımızı her alanda kolaylaştırmayı başarmıştır.
Bilim ve teknoloji arasında sıkı bir ilişki bulunmakta, birbirlerini tamamlamaktadırlar. Bilimsel çalışmalar uygulamaya elverişli bilgi üreterek teknolojik gelişmeye yol açarken, teknolojik gelişmeler de bilimsel araştırmaların daha uygun şartlarda yapılmasını sağlayarak bilimsel gelişmeyi hızlandırmaktadır .
Rönesans ve reformla birlikte bilimdeki gelişmelerin temelleri atılmış, bilimsel gelişmeyi engellemeye çalışan tüm olumsuzluklar da ortadan kalkmıştır (Kilise ve Dinin Etkisi gibi).
İnsanlar, tanrıbilimsel gerçeklerden sıyrılıp içinde yaşadıkları dünyayı ve bu dünya ile ilgili sorunları keşfetmişlerdir. Bu gibi gelişmelerin sonucunda da bilimsel gelişmeler başlayıp zamanla hız kazanmıştır.
Bilim ve teknolojinin ortaya çıktığı tarihten itibaren insanlar içinde yaşadıkları dünya ile yetinmemişlerdir. Uzayı merak etmişler, uzayın sırlarını çözmek amacıyla gizemli bir yolculuk, sistemli bir çalışma içerisine girmişlerdir. Sıvı yakıtlı motorların bulunması ile uçaklar ulaşım aracı olarak kullanılmaya başlanmış, insanlara uzak gibi görünene mesafeler artık ortadan kalkmıştır. Bunun sonucunda insanların uzaya gitme isteği iyice artmıştır .
Teknolojik Gelişmeler ve Kültürel-Sosyal Değişimler Arasındaki Sebep-Sonuç İlişkisi
Her yeni icat edilen teknoloji ve bu teknolojinin topluma yayılmasıyla birlikte, kültürün bu araçlar tarafından yönlendirilmesi sonucu çok çeşitli değişiklikler yaşamaya başlarız. 90’lı yıllardan itibaren iletişimin ve internetin gücü, bilişim sistemlerinde kaydedilen gelişmeler bizi yeni teknolojik çalkalanmalara sürüklemiştir. Kültür, teknik ve toplum arasındaki ilişkinin açıklanması önemli bir soruyu da beraberinde getirmektedir.
Teknolojik gelişmeler kültürleri oluşturup, onları değiştirebilirler mi? Fransız kuramcı Pierre Lévy’e göre; teknik ve kültür birbirinden ayrı olarak asla varolamazlar. Teknolojinin tek başına bir anlamı yoktur, ancak bir kültür içinde varolduğu zaman gerçek anlamını bulur.
Teknolojik gelişmeler çoğunlukla toplumların gelişmeleriyle doğru orantılı olarak ilerler. Yeni teknolojilerin toplumlar ve kültürler üzerindeki ani etkisi pek çok araştırmacının ilgisini çekmektedir.
André Vitalis, Bordeaux Üniversitesinde Medya Araştırmaları Merkezi Sorumlusu, aslında herşeyin iki kelimeye yüklediğimiz anlamla ilgisi olduğunu vurgular; toplum ve bilişim.
Bilişim bağımsız olarak bir değişim yaratır ve toplum bu değişime zorunlu olarak katlanır, ona uyum sağlamaya çalışır.
Toplum yeni gelişen bir teknolojiyi kabul edip etmeyeceğine, ona uyum sağlayıp sağlayamayacağına ve onu özümseyip özümseyemeceğine karar verir.
Maddi dünyayı ve onun kültürel uzantıları olan, görüntü ve imajları birbirinden ayırt edemeyiz. Bu durumda teknolojiyi bir toplumun ya da kültürün parçası olarak ele almak daha yerinde olur. Bir sorunun sadece teknik olduğunu düşünmek yerine onun sosyal ekonomik ve kültürel uzantıları olduğunu da varsaymalıyız. Böylece kültür ve teknoloji arasındaki ilişkiye, onu kullanan, yorumlayan, benimseyen ya da reddeden toplumun aktörlerini de katmış oluruz.
Teknoloji projelerin, sosyal ve kültürel bildirimlerin bir uzantısıdır. Teknolojinin kullanımı ve varlığı, insan ilişkilerini faklı olarak etkilemiştir. Buhar makinası tekstil işçilerine 19. yüzyılda nasıl hizmet etmişse, bugün de bilgisayarlar bireylerin iletişim kapasitesi arttırmak için hizmet vermektedir.
Sonuç olarak Fransız Kuramcı Pierre Lévy’nin de önemle altını çizdiği gibi bir teknolojinin sosyo-kültürel etkilerinden bahsetmeden sadece teknik sonuçlarını ortaya koyamayız. Teknoloji ve kültür arasındaki ilişki, ancak onu kullanan aktörler ve o teknolojiyi kullandıkları ortam göz önüne alınıp incelendiğinde doğru analizlere ulaşılabilir.
Teknolojik gelişmeler kültürleri oluşturup, onları değiştirebilirler mi? Fransız kuramcı Pierre Lévy’e göre; teknik ve kültür birbirinden ayrı olarak asla varolamazlar. Teknolojinin tek başına bir anlamı yoktur, ancak bir kültür içinde varolduğu zaman gerçek anlamını bulur.
Teknolojik gelişmeler çoğunlukla toplumların gelişmeleriyle doğru orantılı olarak ilerler. Yeni teknolojilerin toplumlar ve kültürler üzerindeki ani etkisi pek çok araştırmacının ilgisini çekmektedir.
André Vitalis, Bordeaux Üniversitesinde Medya Araştırmaları Merkezi Sorumlusu, aslında herşeyin iki kelimeye yüklediğimiz anlamla ilgisi olduğunu vurgular; toplum ve bilişim.
Bilişim bağımsız olarak bir değişim yaratır ve toplum bu değişime zorunlu olarak katlanır, ona uyum sağlamaya çalışır.
Toplum yeni gelişen bir teknolojiyi kabul edip etmeyeceğine, ona uyum sağlayıp sağlayamayacağına ve onu özümseyip özümseyemeceğine karar verir.
Maddi dünyayı ve onun kültürel uzantıları olan, görüntü ve imajları birbirinden ayırt edemeyiz. Bu durumda teknolojiyi bir toplumun ya da kültürün parçası olarak ele almak daha yerinde olur. Bir sorunun sadece teknik olduğunu düşünmek yerine onun sosyal ekonomik ve kültürel uzantıları olduğunu da varsaymalıyız. Böylece kültür ve teknoloji arasındaki ilişkiye, onu kullanan, yorumlayan, benimseyen ya da reddeden toplumun aktörlerini de katmış oluruz.
Teknoloji projelerin, sosyal ve kültürel bildirimlerin bir uzantısıdır. Teknolojinin kullanımı ve varlığı, insan ilişkilerini faklı olarak etkilemiştir. Buhar makinası tekstil işçilerine 19. yüzyılda nasıl hizmet etmişse, bugün de bilgisayarlar bireylerin iletişim kapasitesi arttırmak için hizmet vermektedir.
Sonuç olarak Fransız Kuramcı Pierre Lévy’nin de önemle altını çizdiği gibi bir teknolojinin sosyo-kültürel etkilerinden bahsetmeden sadece teknik sonuçlarını ortaya koyamayız. Teknoloji ve kültür arasındaki ilişki, ancak onu kullanan aktörler ve o teknolojiyi kullandıkları ortam göz önüne alınıp incelendiğinde doğru analizlere ulaşılabilir.
Uzay Teknolojisi Sayesinde Geliştirilen Uydular
- Bilimsel amaçlı uydular (genelde tek bir uydudan oluşurlar)
- Hizmet amaçlı uydular (birden fazla uydunun ortak çalışması vardır, örneğin, meteoroloji uyduları, haberleşme uyduları bu türdendir)
- Askeri amaçlı uydular (erken uyarı sistemleriyle donatılmış aynı zamanda askeri haberleşme amacıyla kullanılırlar)
- Casus uyduları, yapıları, amaçları, ömürleri saklı tutulan, düşman topraklarını gözleyen uydular
Teknoloji Tasarımlarında Yeni Gelişme..
Enkaz Altı İçin 'Kertenkele Robot'
ABD'deki bilim insanları, deprem veya diğer afetlerde enkaz altında kalan insanlara ulaşabilmek için kendisini gömebilen ve kıvrılabilen bir robot üzerinde çalışıyor. Kertenkeleden esinlenerek yapılan robot, ağır yıkım şartlarında dahi köşeleri dönmekte ve derinlere inmekte zorlanmayacak.
ABD'nin Atlanta kentinde yer alan Georgia Teknoloji Enstitüsü (GT)'deki uzmanlar, geliştirdikleri robotun, özellikle kum içerisinde bir kertenkele gibi kıvrılıp yüzebildiğini gösterdi. Hareketi esnasında sivri kafasını etkin bir şekilde kullanabilen robot, yatay kumlu düzlemde negatif kaldırma kuvveti oluşturarak 7 derecelik açıyla kendisini gömebiliyor. Yüksek çözünürlüklü bir kamera taşıyabilen robot, kıvrılıp bükülebilen gövdesi sayesinde dar noktalardan geçip hedefine varabilecek.
GT fizik bölümünde asistan profesör olan Danial Goldman, "Şeklini değiştirebilen, kafasını kullanarak köşeleri dönebilen ve kendisini gömebilen bir robot keşfettik. Robotun dikey hareketlerini kumlu ortamda kontrol edebiliyoruz. Afrika'da yaşayan bir kertenkele türünden esinlendik" dedi. Geçtiğimiz 18 ayda Haiti, Yeni Zelanda ve Japonya'yı vuran şiddetli depremleri hatırlatan Goldman, arama ve kurtarma çalışmalarında makinelerin işlevlerinin büyük olduğunu, ancak gerçekten işe yarayacak bir robotun geliştirilmesinin uzun bir süreç ve çaba gerektirdiğini belirtti.
Robotun manevra kabiliyeti, önümüzdeki günlerde gerçeğiyle benzer enkaz ortamlarında test edilecek. Goldman ve ekibinin gerçekleştirdiği araştırma, bugün Çin'in Şanghay kentindeki Uluslararası Robot ve Otomasyon Konferansı'nda sunuldu.
İlginç Teknoloji Tasarımları Haberlerinden!!!
Cep telefonları konuşma esnasında şarj edilebilecek.
Bilim adamlarının yürüttüğüyeni bir araştırma, cep telefonlarının insan sesiyle şarj edilebilmesini sağlayacak.
Elektrik mühendislerinin geliştirdiği yeni tekniğe göre,cep telefonu sahibinin konuşması esnasında sesi elektriğe dönüştürülecek.
Ancak bu yenilik dezavantajlarda getirebilir. Bunlardan biri, ses tonunun gücüyle ortaya çıkacak elektriğindaha fazla olması. Bu da insanlara telefonla konuşurken bağırmak için geçerli bir sebep verebilir.
Seul’daki Sungkyunkwan Üniversitesi’nin nanoteknoloji enstitüsünde bu teknolojiyi tasarlamakla uğraşan Dr. Sang-Woo Kim, “Çevremizi enerji kaynağı olarak görmezlikten geldik. Biz, konuşma , müzik veya gürültüden çıkan sesi enerjiye dönüştürmenin yollarını aradık” dedi. Kim, geliştirecekleri teknoloji sayesinde otoyollarda oluşan gürültüyü enerjiye çevirerek ses kirliliğini azaltabileceklerini ifade etti.
Sesi enerjiye dönüştürme teknolojisi, iki elektrotun arasına yerleştirilecek çinko tellerlemümkün olacak. Sesleri emecek olan bir platform , çinko oksit kabloların gerilip gevşeyerek elektrik üretmesini sağlayacak.
Bilim adamlarının yürüttüğü
Elektrik mühendislerinin geliştirdiği yeni tekniğe göre,
Ancak bu yenilik dezavantajlarda getirebilir. Bunlardan biri, ses tonunun gücüyle ortaya çıkacak elektriğin
Seul’daki Sungkyunkwan Üniversitesi’nin nano
Sesi enerjiye dönüştürme teknolojisi, iki elektrotun arasına yerleştirilecek çinko tellerle
Teknolojinin Neden Olduğu Hastalıklar
Son 30 yılda başta ABD ve Avrupa olmak üzere tüm dünyada bu alanda yüzlerce araştırma yapıldı; hâlâ da yapılıyor. Kimi araştırmalarda dikkat çekici sonuçlara ulaşıldı. Örneğin;1994'te ABD ve Finlandiya'da yapılan araştırmalar, elektromanyetik alanların çok sık etkisinde kalan işçilerde alzheimer hastalığının normal insanlara göre erkeklerde 4,9 kat ve kadınlarda 3,4 kat daha çok görüldüğünü ortaya koydu.
1998'te gerçekleştirilen bir başka araştırmada da radyo operatörleri, endüstriyel donanım işçileri, veri işleme aygıtı tamircileri, telefon hattı işçileri, elektrik santralları ve trafo merkezlerinde çalışan işçilerle film makinistlerinde alzheimer, parkinson gibi hastalıklarla beraber başka birtakım nörolojik bozuklukların daha çok görüldüğü ortaya çıktı.
1998'te gerçekleştirilen bir başka araştırmada da radyo operatörleri, endüstriyel donanım işçileri, veri işleme aygıtı tamircileri, telefon hattı işçileri, elektrik santralları ve trafo merkezlerinde çalışan işçilerle film makinistlerinde alzheimer, parkinson gibi hastalıklarla beraber başka birtakım nörolojik bozuklukların daha çok görüldüğü ortaya çıktı.
Yeni Teknolojik Gelişmeler (01-2011 ile 05-2011 arası)


Işınlαmαуı bαşαrdılαr!Aνuѕtrαlуαlı νe Jαρon bilim inѕαnlαrı, ışığı dαlgα gruρlαrı hαlinde ışınlαmαуı bαşαrdı.
Böуlece, kuαntum iletişimi νe ρrogrαmlαmαlαrındα büуük bir αtılım ѕαğlαndı. Bilim inѕαnlαrı, 1930’lαrın önemli düşünce deneуi Schrödinger’in kediѕinin mαntığı üzerinden hαreket ederek çözüme ulαştı.
Tokуo Üniνerѕiteѕi αrαştırmαcılαrının öncülük ettiği çαlışmαdα, dünуα tαrihinde ilk kez kαrmαşık bir kuαntum bilgi diziѕinin, bir noktαdαn bαşkα bir noktαуα ışınlαndığı, уαni trαnѕfer edildiği αçıklαndı.
Arαştırmαcılαr, уαρılαn büуük αtılımın, iletişim αğlαrındα уükѕek miktαrlαrdα νerinin hızlı bir şekilde αktαrılmαѕınα izin νereceğini belirtti. Bilim inѕαnlαrının büуük bαşαrıѕı, Science dergiѕinde уer αldı.
Ceρlere `ѕon teknoloji` ρil
Litуum iуon ρillerle boğuşmαуα ѕon! Yeni ρil teknolojiѕi, уαkındα ceρlerimize girmeуe hαzırlαnıуor. Formik αѕitten hidrojen oluşturmα teknolojiѕi, ceρ telefonlαrındα νe birçok elektronik eşуαdα kullαndığımız litуum ρillerin уerini αlαbilir.
Sonу Ericѕѕon`dαn уeni bombα
Sonу Ericѕѕon`un уeni αkıllı ceρ bombαѕı, bir zαmαnlαrın efѕαneѕini Android ile bir αrαуα getiriуor. Sonу Ericѕѕon beklenen efѕαne iѕmini internet ѕiteѕinden ѕeѕѕiz ѕedαѕız kullαnıcılαrınα duуurdu. Android işletim ѕiѕtemi kullαnαn αkıllı telefon W8
Az elektrik tüketen ilk lαzer teleνizуon
Plαzmα νe LCD teknolojileri ile üretilen teleνizуonlαrın çok elektrik tükettiğini duуmuşunuzdur muhtemelen. Elektrik fαturαlαrını kαrα hαber niуetiуle αldığımız νe çok teleνizуon izlenen ülkemiz için oldukçα güzel bir hαber olαcαk bu.
Güneş enerjiѕinin tüm ışık frekαnѕlαrını emebilen mαlzeme keşfedildi
Amerikαlı ρrofeѕörler, güneş enerjiѕi elde etmekte büуük bir ρrobleme çözüm getiren bir mαlzeme keşfettiklerini belirttiler. Bu melez mαlzemenin güneş ışığındαki tüm enerjiуi ѕoğurαbildiğini αçıklαdılαr.
Kαbloѕuz Elektrik !
Intel IDF’de dehşet-ül ναhşet bir ρrojenin tαnıtımını уαρtı. Bu ρroje ile elektrik kαblolαrı olmαkѕızın elektrik iletimi gerçekleştirilebiliуor. Projede tαm olαrαk bαşαrı elde edilirѕe dizüѕtü bilgiѕαуαrlαrı ρrize tαkmαdαn kullαnαbileceğiz.
Rαdуαѕуon νe Elektromαnуetik Dαlgαlαrı Geçirmeуen Tαkım Elbiѕe
Dünуαnın önde gelen tαkım elbiѕe üreticilerinden Remuѕ Uomo, rαdуαѕуon νe elektromαnуetik dαlgαlαrı geçirmeуen, dolαуıѕıуlα “dijitαl görünmezlik” ѕαğlαуαn elbiѕe geliştirdi.
Remuѕ Uomo, bαştα ceρ telefonu olmαk üzere çeşitli mobil cihαzlαrın уαуdığı rαdуαѕуondαn çekinen kişilere уönelik nαnoteknolojik tαkım elbiѕe üretti.
Eνler bαlonlα tαşınαcαk
Kulαğα gαriρ geliуor ilk etαρtα bir eνin etrαfındα renkli renkli bαlonlαr gibi fαkαt öуle değil. Büуük ufo gibi bir görünümü olαn bir bαlon ile 150 tonluk bir αğırlığı 2000-3000km uzαklığα tαşıуαbilecek bαlonlαr уαρılıуor.
Bu büуük hανα gemileri etrαfındα ki ρerναneler ѕαуeѕinde hem уön αуαrlαуαbiliуor hem de αltındα ki uzun uç ѕαуeѕinde çok büуük αğırlıklαrı kαldırαbilecek. Bunun için gemiler özel νe уırtılmαуαn mαddelerden oluşuуor.
Buz tutmαуαn αrαbα cαmlαrı | Buzlαnmαуα çözüm.
Kış meνѕiminde αrαbα ѕürücülerinin en çok ρroblemlerinden olαn cαmlαrın buzlαnmαѕı αrtık bitiуor. Almαn bilim αdαmlαrı, -18 derecede dαhi buz tutmαуαn αrαbα cαmlαrı üretti.
Kışın ѕıcαk eνinizden çıkıρ, buz tutαn αrαbα cαmlαrını temizleуerek уαρılαn zorunlu ѕαbαh ѕρorunα уαkın zαmαndα hiçbir ѕürücünün ihtiуαcı olmαуαcαk. Almαnуα’nın Brαunѕchweig şehrindeki Frαuenhofer Enѕtitüѕü’nün Kαtmαn νe Dış Ceρhe Teknikleri Arαştırmα bölümünde göreνli bilim αdαmlαrı, buz tutmαуαn αrαbα cαmı üretti. Almαn bilim αdαmlαrı, -18 derece ѕoğuk hαναdα dαhi, ѕürücülere ѕαbαh uуαndıklαrındα tertemiz şeffαf bir cαm göreceklerine ilişkin keѕinlik νeriуorlαr.
10 ραrmαk dokunmαtikler geliуor!
Bu cihαz ѕαуeѕinde 10 ραrmαğınız her biri ile αуrı işlem уαραbilecekѕiniz. Yαni on ραrmαğınızdα on mαrifet olαcαk.
Dokunmαtik ekrαn уαρıncılαrındαn biri olαn Sуnαρticѕ iki ραrmαk dokunmαtikleri уeterѕiz görmüş νe bütün dokunmαtikleri αlt edecek bir icαdα ραrmαk bαѕmış. Yeni Sуnαρticѕ Cleαrραd 3000 ѕαуeѕinde ekrαndα iki elin bütün ραrmαklαrını bile kullαnmαk mümkün. Kıѕαcαѕı 10 ραrmαğındα 10 mαrifet bir αlet.
Elbette günlük ѕörf eѕnαѕındα çok önemli değil αmα ileride gelecek üç boуutlu uуgulαmαlαr için oldukçα önemli bir teknoloji. Özellikle уαklαştırmα νe uzαklαştırmα gibi işlemlerde büуük kolαуlık ѕαğlıуor. Sαdece işαret ραrmαğı değil, bαşραrmαk işαret ραrmαğını bir αrαdα kullαnmαk bile ρiуαѕαdαki çoğu dokunmαtikten çok dαhα üѕtün bir özellik.
Gelişen Teknoloji Sayesinde İlginç Ev Aletleri Tasarımları

Makarna haşlamak için 2 önemli özelliğe sahip; makarnaları kırmanıza gerek kalmıyor ve sadece 3 dakikanızı alıyor. Japon'ların fikri.

Sanyo Aqua model çamaşır makinası, kullandığı suyu temizleyip sonraki çamaşırlar için saklayabiliyor. Böylece yaklaşık 50 litrelik bir su boşa gitmiyor.

Transparan bir buzdolabı? Buzdolabınızın için düzenli değilse sanki pek de hoş olmayabilir.
Teknoloji
1. Teknoloji, insanın bilimi kullanarak doğaya üstünlük kurmak için tasarladığı rasyonel bir disiplindir (Simon, 1983, s.173 ).
2. Teknoloji, somut ve deneysel anlamda temel olarak teknik yönden yeterli küçük bir grubun örgütlü bir hiyerarşi yardımıyla bütünün geri kalanı (insanlar, olaylar, makineler vb. ) üzerinde denetimi sağlamasıdır (McDermott, 1981, s.142 ).
3. Öğretim teknolojileri tarihi konusunda önemli bir isim olan Paul Saetller teknolojiyi şöyle tanımlamaktadır: “Teknoloji (Latince texere fiilinden türetilmiştir; örmek, oluşturmak (construct ) anlamına gelir ) birçoklarının düşündüğü gibi makine kullanmak değildir. Teknoloji, bilimin uygulamalı bir sanat dalı haline dönüşmesidir. Uygulamalı sanat terimi Fransız sosyolog Jackques Ellul tarafından kullanılmış ve kısaca technique olarak isimlendirilmiştir. O, teknolojiyi bir technique uyarınca yapılmış bir makine olarak görmüş ve bu technique’nin ancak küçük bir bölümünün makine tarafından ifade edilebildiğinden bahsetmiştir. Belirli bir teknik sayesinde sadece makinenin değil, bu makineye ait öğretimsel uygulamalarında gerçekleştirilebileceğinden söz etmiştir. Sonuç olarak davranış bilimi ile öğretim teknolojileri arasındaki ilişki, doğal bilimlerle mühendislik teknolojisi arasındaki ya da biyoloji ile Sağlık teknolojisi arasındaki ilişkiyle benzer hatta aynıdır”
4. Ünlü bir eğitim teknoloğu olan James Finn teknolojiyi tanımlarken şöyle demektedir: “Makine kullanımının yanı sıra teknoloji, sistemler, işlemler, yönetim ve kontrol mekanizmalarıyla hem insandan hem de eşyadan kaynaklanan sorunlara, bu sorunların zorluk derecesine, teknik çözüm olasılıklarına, ve ekonomik değerlerine uygun çözüm üretebilmek için bir bakış açısıdır” .
5. Bilim ve teknolojinin farklılığını belirtmek için ilk nükleer denizaltıyı yapan ve serbest bir eğitim eleştirmeni olan Amiral Hyman Rickover şöyle söylüyor: “Bilim ve teknoloji birbirine karıştırılmamalıdır. Bilim doğadaki görüngülerin (fenomenlerin ) gözlenerek, zaten var olan doğru ve gerçeklerin ortaya çıkarılması ve bu gözlemler sonucunda elde edilen verilerin düzenlenerek gerçeklerin ve bunlar arasındaki ilişkilerin ortaya konulduğu teorilerin oluşturulmasıdır. Teknoloji asla bilim için bir otorite olamaz. Teknoloji insan aklını ve vücudunu güçlendirmek, üstün kılmak için geliştirilecek aletler, teknikler, ve yöntemler üzerinde durur. Bilimsel yöntem insan faktörünün tamamen dışlanmasını gerektirir, şöyle ki; gerçeği arayan kimse, kendinin ya da diğer insanların hoşlanacağı veya sevmeyeceği şeylerle, popülist değerlerle ve herhangi bir çıkar uğruna çalışmaz. Diğer yandan teknoloji fikir (bilim ) değil de hareket olduğundan, eğer insani değerler göz ardı edilirse tamamıyla tehlikeli bir sonuca da yol açabilir
2. Teknoloji, somut ve deneysel anlamda temel olarak teknik yönden yeterli küçük bir grubun örgütlü bir hiyerarşi yardımıyla bütünün geri kalanı (insanlar, olaylar, makineler vb. ) üzerinde denetimi sağlamasıdır (McDermott, 1981, s.142 ).
3. Öğretim teknolojileri tarihi konusunda önemli bir isim olan Paul Saetller teknolojiyi şöyle tanımlamaktadır: “Teknoloji (Latince texere fiilinden türetilmiştir; örmek, oluşturmak (construct ) anlamına gelir ) birçoklarının düşündüğü gibi makine kullanmak değildir. Teknoloji, bilimin uygulamalı bir sanat dalı haline dönüşmesidir. Uygulamalı sanat terimi Fransız sosyolog Jackques Ellul tarafından kullanılmış ve kısaca technique olarak isimlendirilmiştir. O, teknolojiyi bir technique uyarınca yapılmış bir makine olarak görmüş ve bu technique’nin ancak küçük bir bölümünün makine tarafından ifade edilebildiğinden bahsetmiştir. Belirli bir teknik sayesinde sadece makinenin değil, bu makineye ait öğretimsel uygulamalarında gerçekleştirilebileceğinden söz etmiştir. Sonuç olarak davranış bilimi ile öğretim teknolojileri arasındaki ilişki, doğal bilimlerle mühendislik teknolojisi arasındaki ya da biyoloji ile Sağlık teknolojisi arasındaki ilişkiyle benzer hatta aynıdır”
4. Ünlü bir eğitim teknoloğu olan James Finn teknolojiyi tanımlarken şöyle demektedir: “Makine kullanımının yanı sıra teknoloji, sistemler, işlemler, yönetim ve kontrol mekanizmalarıyla hem insandan hem de eşyadan kaynaklanan sorunlara, bu sorunların zorluk derecesine, teknik çözüm olasılıklarına, ve ekonomik değerlerine uygun çözüm üretebilmek için bir bakış açısıdır” .
5. Bilim ve teknolojinin farklılığını belirtmek için ilk nükleer denizaltıyı yapan ve serbest bir eğitim eleştirmeni olan Amiral Hyman Rickover şöyle söylüyor: “Bilim ve teknoloji birbirine karıştırılmamalıdır. Bilim doğadaki görüngülerin (fenomenlerin ) gözlenerek, zaten var olan doğru ve gerçeklerin ortaya çıkarılması ve bu gözlemler sonucunda elde edilen verilerin düzenlenerek gerçeklerin ve bunlar arasındaki ilişkilerin ortaya konulduğu teorilerin oluşturulmasıdır. Teknoloji asla bilim için bir otorite olamaz. Teknoloji insan aklını ve vücudunu güçlendirmek, üstün kılmak için geliştirilecek aletler, teknikler, ve yöntemler üzerinde durur. Bilimsel yöntem insan faktörünün tamamen dışlanmasını gerektirir, şöyle ki; gerçeği arayan kimse, kendinin ya da diğer insanların hoşlanacağı veya sevmeyeceği şeylerle, popülist değerlerle ve herhangi bir çıkar uğruna çalışmaz. Diğer yandan teknoloji fikir (bilim ) değil de hareket olduğundan, eğer insani değerler göz ardı edilirse tamamıyla tehlikeli bir sonuca da yol açabilir
Bilim-Teknoloji ile İlgili Bazı İcat ve Buluşlar
TELGRAF : William Cooke ve Charles Wheatstone adlı iki İngiliz1837 yılında , teller üzerinden elektrik akımı göndererek mesaj iletmeyi başardılar. Böylece ilk elektrikli telgraf makinesi ortaya çıktı. Elektrik akımı, alıcı cihazın kadranındaki bir dizi iğneyi hareket ettirerek ulaştırılacak mesajın ekranda belirmesine yardımcı oluyordu.

UYDU : 4 Ekim 1957’ de Ruslar, ilk uydu Sputnik’ i Dünya yörüngesine yerleştirdi. Dünya’nın ilk yapay uydusu sadece bir basket topu büyüklüğünde olup 82 kg ağırlığındaydı. Bu minik uydu, 98 dakika içinde yörüngeye yerleştirilmişti. Sputnik, insanoğlu için uzay çağının başlangıcı demekti.
FAKS : 1843’te üretilen ilk faks makinesi, kabartma harfleri tarayarak elektrik sinyalleri gönderen bir sarkaçtan oluşuyordu. Modern faks makinelerinde ise gönderilen dokümandan yansıyan ışığı algılayan diyotlar kullanılır. 1922’ de Alman fizikçi Arthur Korn, radyo dalgaları ile Avrupa’ dan Amerika’ ya fotoğraf göndermiştir
.
Bilimle Teknoloji Arasındaki İlişki
Bilimle teknoloji arasında tabiî bir döngüsel ilişki vardır; bilimsel çalışmalar uygulamaya elverişli bilgi üreterek teknolojik gelişmeye yol açarken, teknolojik gelişmeler de bilimsel araştırmaların daha uygun şartlarda yapılmasını sağlayarak bilimsel gelişmeyi hızlandırmaktadır. Yeniçağ başlarından itibaren belirginleşmeye başlayan bilimle teknoloji arasındaki bu ilişki mâhiyet değiştirmeden günümüze kadar devam etmiştir. Ancak, 1950′li yıllardan itibaren kullanılmaya başlanan elektronik bilgisayarlarla birlikte bilim-teknoloji ilişkisindeki döngü giderek daha kısa sürelerde tamamlanır olmuştur. Bilgisayarlar her gün biraz daha güçlenirken, güçlü bilgisayarlar sâdece mevcut araştırmaları hızlandırmakla kalmamakta, önceden imkansız olanı mümkün kılarak yeni bilgi alanları ortaya çıkarmaktadır. Bilgimizin sınırları genişlerken mesâfeler küçülmektedir. Bunun tabiî bir sonucu günümüz toplumlarında yaşanan hızlı sosyal ve kültürel değişmedir. Bu değişme karşında kayıtsız kalmak veya korku ve endişeye kapılarak içe kapanmak yerine, değişmeyi ortaya çıkaran teknolojiyi önce anlamak sonra da onu etkili kullanarak değişmeye yön vermeye çalışmak takınılacak en doğru tavırdır.
Bilimsel Makale Örnekleri
Bilgisayar Zararlı Mı?
Son günlerde bilim adamları(Bazıları) ilerki yıllarda,insan zekasının geriliyeceğini iddaa ediyor. Gerekceleri ise tek şuçlu olarak bilgisayar`ı gösteriyorlar. Hepimizin bildiği gibi beyin cimnastiki dediğimiz bir olay var. Beynimizi ne kadar zorlarsak, o kadar gelişmesine ve genç kalmasına katkıda bulunuyoruz... Bunlardan en basiti bulmaca çözmek gibi. Şimdi acaba şöyle bir kolaycılığa kaçıyormuyuz ,veya zamanla kaçacakmıyız?Bu kolaycılığın doğal sonucu olarakta gelecek kuşaklarda IQ`muzda bir düşme olacak mı? Bir arkadaşınız sizden bir konu hakkında bilgi almak istiyor,veya çoçuğumuzun takıldığı bir dersten dolayı,size birşey sorma isteği duyduğun da,onlara vereceğimiz cevap: Bana sormana ve düşünmene artık gerek yok . Gir bilgisayara ne sormak veya öğrenmek istiyorsan,yaz ve tıkla bu kadar basit hemen karşına çıkar. Bu örneklerin sonunda bilim adamlarının endişeleri acaba haklı çıkar mı?
Tarih Boyunca Atom Çalışmaları
Atom konusunda yapılan çalışmaların tarihi çok eskidir. Eski Yunan filozoflarından Leukippos ile Demokritos, günümüzden binlerce yıl önce, maddelerin çok küçük birtakım parçacıklardan meydana geldiğini ileri sürmüşlerdi. Bu parçacıklar, aralarında birleşerek maddeleri meydana getiriyorlardı. Ama bu varsayım, bilimsel bir varsayım olmaktan çok, bir felsefe doktrini idi. Bu konudaki düşünceler zamanla yavaş yavaş unutuldu. anmcak, aradan 2000 yıla yakın bir zaman geçtikten sonra bilginler, bu konuda yeniden araştırmalarda bulundular. Bunlardan İngiliz kimyacısı Dalton (1766-1844), 1803 te ortaya yeni bir atom teorisi attı. Dalton, bu kadarla da kalmadı, çeşitli maddelerin atom ağırlıklarını bularak bir de liste meydana getirdi. Bu konuda daha başka bilginlerin de çalışmaları sonucu Dalton un ortaya attığı esaslarda bazı yanlışlıklar bulunduğu görüldü. Fransız bilginlerinden Becoquerel in bazı atomlardaki ışıma özelliği demek olan radyoaktifliği keşfetmesi, bu alanda atılan adımların en önemlilerinden biri oldu. 20.ci yüzyılın başlarında büyük bilgin Einstein in atom enerjisinin büyüklüğünü belirtmesi, atom konusunda yapılan çalışmaların hızlanmasına yol açtı. İnsanlar, atomdaki korkunç enerjiden yararlanmak istiyorlardı. Atomda gizli bir enerji vardı. Bu enerji, iyi kullanıldığı takdirde, tıpkı elektrik enerjisi gibi bir güç elde edilebilirdi. 1919 da ilk olarak azot atomunun çekirdeği parçalandı. 1933 te suni radyoaktiflik keşfedildi. 1942 de ilk "Atom pili" yapıldı, bunu da 1945 te İkinci Dünya Savaşının son günlerinde ilk "Atom Bombası"nın patlatılması izledi. 1952 de patlatılan "Hidrojen Bombası" da artık atom gücünün gelecekteki günlük hayatımızda ne kadar etkili olabileceğini ispatladı. Günümüzde atomdan yalnız bir savaş silahı olarak yararlanılmıyor. Atom gücü ile işleyen denizaltılar, gemiler, trenler şimdiden ilerisi için büyük ümitler veriyor. O kadar ki yirminci yüzyılın ikinci yarısı için Atom Çağı diyebiliriz. Görülüyor ki atom ilmi bir harikalar alemidir ama asıl harika insan beyninin en güçlü mikroskoplarla bile görülemeyecek kadar küçük olan bu şeylerle uğraşması ve bu konuda belirli sonuçlara varmasıdır. Çevremizdeki cisimlerin yapısı bize katı, aralıksız ve dolgun gibi gözüküyor. Bilgin ise bunların büyük boşluklar içinde yüzen atomlardan ve bu atomların da, yine boşluklar içinde yüzen çekirdek ve elektronlardan meydana gelmiş olduğunu söylüyor.
Ünlü Bilim Adamları

15. yüzyılda yaşamış olan önemli bir astronomi ve matematik bilginidir. Babası Timur'un (1369-1405) torunu olan Uluğ Bey'in (1394-1449) doğancıbaşısı idi. "Kuşçu" lakabı buradan gelmektedir.
İsaac Newton (4 Ocak 1643-20 Mart 1727)

Sir Isaac Newton, (4 Ocak 1643 (25 Aralık 1642) � 31 Mart 1727(20 Mart 1727)) İngiliz fizikçi, matematikçi, astronom, mucit, felsefeci ve simyacıdır. Tarihteki en etkileyici bilim adamı olduğu düşünülür. Bilim devrimi ve bilimsel metod, onun adıyla anılır.

Louis Pasteur, 1822 yılında Fransa'nın Dura bölgesindeki Dole kasabasında dünyaya geldi.
Pasteur kimyager ve daha sonra bakteriyolog olarak yaşadığı çağda, tıbbın ilerlemesine çok büyük katkılarda bulundu. Fakat o tıp doktoru olmadığı için, 1800'lü yılların doktorları onun teorilerine burun kıvırıyorlardı. Pasteur buna hiç aldırmadan çalışmalarını sürdürdü, çünkü Pasteur'ün bakterilerin ya da mikropların gerçekten var olduklarına ve bunların hastalıklara yol açabileceğine olan inancı tamdı.

Galileo Galilei, (1564 - 1642), modern fiziğin ve teleskobik astronominin kurucularından olan İtalyan bilim adamı.
1564'te İtalya'nın Pisa şehrinde doğdu. Döneminin tanınmış müzikçilerinden Vincenzo Galilei'nin oğlu olan Galilei, ilk tahsilini Floransa'da yaptı. 1581'de Pisa Üniversitesinde tıp tahsiline başladı, ancak parasızlıktan okulu terk etti. 1583'ten itibaren matematiğe ilgi duyan Galilei, bu konudaki çalışmaları sayesinde 1589'da Pisa'da profesörlük elde etti.
1564'te İtalya'nın Pisa şehrinde doğdu. Döneminin tanınmış müzikçilerinden Vincenzo Galilei'nin oğlu olan Galilei, ilk tahsilini Floransa'da yaptı. 1581'de Pisa Üniversitesinde tıp tahsiline başladı, ancak parasızlıktan okulu terk etti. 1583'ten itibaren matematiğe ilgi duyan Galilei, bu konudaki çalışmaları sayesinde 1589'da Pisa'da profesörlük elde etti.

Bilimin Yararları
- Bilim sayesinde insanlar temel sorunlarını çözebilir; zorunluluklarını en doğru biçimde giderebilirler. Bunların başında; yeme-içme, barınma, üreme ve güvenlik gelmektedir.
- Bilim, toplumsal iletişimin sağlanmasında ve devam ettirilmesinde önemli bir yer tutar. Örneğin Internet ve cep telefonları sayesinde, toplum 100 yıl öncesine nazaran daha kolay iletişim kurabilmektedir.
- İnsan ırkının çoğalması ve devamı bilimin en temel sorgularından biridir. Bebek ölümlerinin azaltılması, sağlıklı gebelik, kısırlık, tüp bebek, aşılama, sağlıklı yaşam gibi konularda tıp, biyoloji, kimya bilimlerinin verilerinden sıkça yararlanılır.
- Ruhsal sağlık için psikoloji biliminin verilerinden; toplumsal düzen ve sağlık için sosyoloji biliminin verilerinden/istatistiklerinden yararlanılır. Böylece olay ve olgular daha iyi analiz edilerek doğru çözümler üretilebilir.
KAMUFLAJDA SON NOKTA
Bilim, geçtiğimiz yıl bilimkurgunun bir başka klasiğini de gerçekleştirmeye yaklaştı. Fizikçiler görünmezlik pelerininin ilk kaba örneğini ortaya koymayı başardılar. Henüz mükemmellikten uzak olan halka biçimli "pelerin", ancak belli bir dalgaboyundaki mikrodalgalar halkanın düzlemine paralel yol aldıklarında görünmez hale geliyor. Mayıs ayında iki ayrı araştırmacı grubu, bir nesnenin çevresinden elektromanyetik dalgalar geçirerek onu görünmez kılmanın mümkün olacağını öne sürdü. Deney için gerekense, "metamalzeme" denen, çok değişik özellikler taşıyan bir malzeme grubuna giren, mikroskopik çubuklar ve "C" biçimli halkalardan yapılı bir kabuk.
Elektromanyetik dalgalar çubuk ve halkalardaki elektronları çalkalıyor ve bu çalkantı dalgaların yayılımını etkiliyor. Araştırmacıların gereken malzemenin yapımını deneycilere bırakmalarına karşın, araştırmacı ekiplerden biri, Duke Üniversitesi'nden (ABD) fizikçiler, her şeyi saklayan küre biçimli bir pelerin yerine, bir halka yaptılar. Bu düzenek bile mikrodalgaların bir bölümünü bir bakır hedefin çevresinden dolaştırarak hedefin görünmesini önleyip sistemin çalıştığını kanıtladı. Tabii görünmezlik, biz ölümlüler için henüz çok uzaklarda. Çünkü araştırmacılar, görünür (optik) ışık gibi kısa dalgaboylarında iş görecek metamalzemeler geliştirebilmiş değiller. Ama buluşun asıl heyecan verici olanı, pelerini yapmakta kullanılan kuramsal aletler. Bu "dönüştürme optikleri"ni kullanarak araştırmacılar Einstein'ın kütleli cisimlerle öngördüğü gibi uzay-zamanı bükerek elektromanyetik ışığın yolunu bükebileceklerini düşünüyorlar. Bir matematiksel dönüştürüm, araştırmacılara uzay-zamanı optik özellikleri noktadan noktaya değişen bir malzemeyle doldurarak, bükülmenin nasıl "taklit edilebileceğini" gösteriyor. Teknik, gelişkin antenler, elektromanyetik kalkanlar ve sayısız başka uygulamalarda kullanılabilir.
Bilim, geçtiğimiz yıl bilimkurgunun bir başka klasiğini de gerçekleştirmeye yaklaştı. Fizikçiler görünmezlik pelerininin ilk kaba örneğini ortaya koymayı başardılar. Henüz mükemmellikten uzak olan halka biçimli "pelerin", ancak belli bir dalgaboyundaki mikrodalgalar halkanın düzlemine paralel yol aldıklarında görünmez hale geliyor. Mayıs ayında iki ayrı araştırmacı grubu, bir nesnenin çevresinden elektromanyetik dalgalar geçirerek onu görünmez kılmanın mümkün olacağını öne sürdü. Deney için gerekense, "metamalzeme" denen, çok değişik özellikler taşıyan bir malzeme grubuna giren, mikroskopik çubuklar ve "C" biçimli halkalardan yapılı bir kabuk.
Elektromanyetik dalgalar çubuk ve halkalardaki elektronları çalkalıyor ve bu çalkantı dalgaların yayılımını etkiliyor. Araştırmacıların gereken malzemenin yapımını deneycilere bırakmalarına karşın, araştırmacı ekiplerden biri, Duke Üniversitesi'nden (ABD) fizikçiler, her şeyi saklayan küre biçimli bir pelerin yerine, bir halka yaptılar. Bu düzenek bile mikrodalgaların bir bölümünü bir bakır hedefin çevresinden dolaştırarak hedefin görünmesini önleyip sistemin çalıştığını kanıtladı. Tabii görünmezlik, biz ölümlüler için henüz çok uzaklarda. Çünkü araştırmacılar, görünür (optik) ışık gibi kısa dalgaboylarında iş görecek metamalzemeler geliştirebilmiş değiller. Ama buluşun asıl heyecan verici olanı, pelerini yapmakta kullanılan kuramsal aletler. Bu "dönüştürme optikleri"ni kullanarak araştırmacılar Einstein'ın kütleli cisimlerle öngördüğü gibi uzay-zamanı bükerek elektromanyetik ışığın yolunu bükebileceklerini düşünüyorlar. Bir matematiksel dönüştürüm, araştırmacılara uzay-zamanı optik özellikleri noktadan noktaya değişen bir malzemeyle doldurarak, bükülmenin nasıl "taklit edilebileceğini" gösteriyor. Teknik, gelişkin antenler, elektromanyetik kalkanlar ve sayısız başka uygulamalarda kullanılabilir.
FOSİL DNA'NIN SÖYLEDİKLERİ
Modern insandan farklı bir tür olan Neander-tal insanının fosillerinin keşfinin 150. yıldönümü olan 2006'da Avrupa ve ABD'deki araştırmacılar Neandertal DNA'sının 1 milyon baz dizilimini gerçekleştirerek yaklaşık 30.000 yıl önce soyu tükenen bu insan türünün incelenmesinde yeni bir çığır açtılar. Gerek Neander-tal insanının, gerekse de modern insanın toplam genomundaysa 3 milyar baz çifti bulunuyor. Kasım ayında, 38.000 yıl önce yaşamış bir Neandertal erkeğinin uyluk kemiğinden elde edilen çekirdek DNA'sını inceleyen iki gruptan biri 65.000, ötekiyse 1 milyon Neander-tal baz diziliminin şifresini çözdüler. Böylece de, artık araştırmacıların modern ve eski insanlar arasındaki dizilim farklarını belirleyerek evrimimizdeki ana durakları ortaya koyabileceklerini gösterdiler. İncelemeler, Neander-tal insanının bizim kendi atalarımızdan en az 450.000 yıl önce ayrıldıklarını gösteriyor. Modern insan ve Neandertal insanı arasındaki gen dizilimi farkının ancak %0,5 olduğunu ortaya koyuyor. Gruplardan birinin elde ettiği verilerse, Neandertal ve modern insanların birbirlerinden döl almış olabileceklerine de işaret ediyor.
Yeni geliştirilen genom dizilim teknikleri sayesinde kaydedilen bu ilerlemenin, Neandertal genomunun (toplam gen havuzunun) tam ama oldukça kaba bir kopyasının oluşturulmasına olanak sağlayacağı düşünülüyor.
Modern insandan farklı bir tür olan Neander-tal insanının fosillerinin keşfinin 150. yıldönümü olan 2006'da Avrupa ve ABD'deki araştırmacılar Neandertal DNA'sının 1 milyon baz dizilimini gerçekleştirerek yaklaşık 30.000 yıl önce soyu tükenen bu insan türünün incelenmesinde yeni bir çığır açtılar. Gerek Neander-tal insanının, gerekse de modern insanın toplam genomundaysa 3 milyar baz çifti bulunuyor. Kasım ayında, 38.000 yıl önce yaşamış bir Neandertal erkeğinin uyluk kemiğinden elde edilen çekirdek DNA'sını inceleyen iki gruptan biri 65.000, ötekiyse 1 milyon Neander-tal baz diziliminin şifresini çözdüler. Böylece de, artık araştırmacıların modern ve eski insanlar arasındaki dizilim farklarını belirleyerek evrimimizdeki ana durakları ortaya koyabileceklerini gösterdiler. İncelemeler, Neander-tal insanının bizim kendi atalarımızdan en az 450.000 yıl önce ayrıldıklarını gösteriyor. Modern insan ve Neandertal insanı arasındaki gen dizilimi farkının ancak %0,5 olduğunu ortaya koyuyor. Gruplardan birinin elde ettiği verilerse, Neandertal ve modern insanların birbirlerinden döl almış olabileceklerine de işaret ediyor.
Yeni geliştirilen genom dizilim teknikleri sayesinde kaydedilen bu ilerlemenin, Neandertal genomunun (toplam gen havuzunun) tam ama oldukça kaba bir kopyasının oluşturulmasına olanak sağlayacağı düşünülüyor.
Havadan yapılan altimetre ölçümleri (yükseklik ölçümleri) ve uydulardan elde edilen radar verileri, Dünyanın iki buz deposunda, Grönland ve Antarktika'daki buzların son 5-10 yıl içinde giderek hızlanarak erimeye başladıklarını ortaya koydu. Buzların hava ve okyanus sularında meydana gelen mütevazi sıcaklık artışlarından neden böylesine etkilendikleri henüz belli değil. Açık olansa, ivmelenen erimenin bu tempoda sürmesi halinde çeşitli kıtalardaki yoğun nüfuslu alçak kıyı bölgelerinin yükselen deniz sularının istilasına uğrayacağı. Bulgular Grönland'ın yılda 100 milyar ton buz yitirdiğini, Antarktika'daki yıllık kaybınsa 30-40 milyar ton olduğunu gösteriyor; ayrıca büyük buzulların yalnızca erimekle kalmayıp, denizlere olan yolculukları sırasında giderek hızlandıklarını da ortaya koyuyor. Araştırmalar şimdilik deniz sularının 100 yıl içinde 0,1 cm yükseldiğini gösteriyor. Ama iklimbilimciler deniz seviyesindeki yükselişin yakında 100 yılda 1 metreye çıkabileceğinden korkuyorlar.
Bilim Nedir?
Bilim:*"Evrenin ya da olayların bir bölümünü konu olarak seçen, deneysel yöntemlere ve gerçekliğe dayanarak yasalar çıkarmaya çalışan düzenli bilgi."
"Genel geçerlik ve kesinlik nitelikleri gösteren yöntemli ve dizgesel bilgi."
"Belli bir konuyu bilme isteğinden yola çıkan, belli bir ereğe yönelen bir bilgi edinme ve yöntemli araştırma süreci."
Bilim ile uğraşan bir kişinin bu tanımları yeterli bulmayacağını söylemeye gerek yoktur. Bu nedenle, bilimin eksiksiz bir tanımını yapmaya kalkışmak yerine, onu açıklamaya çalışmak daha doğru olacaktır.
İnsan doğaya egemen olmak ister!
Derler ki insanoğlu varoluşundan beri doğayı bilmek, doğaya egemen olmak istemiştir. Bu nedenle,*insan varoluşundan beri doğayla savaşmaktadır. Son zamanlarda, bu görüşün tersi ortaya atılmıştır:*İnsan doğayla barış içinde yaşama çabası içindedir.Bence bu iki görüş birbirlerine denktir. Bazı politikacıların dediği gibi,*sürekli barış için, sürekli savaşa hazır olmak gerekir.
Gök gürlemesi, şimşek çakması, Ay'ın ya da Güneş'in tutulması, hastalıklar, afetler, vb. doğa olayları bazen onun merakını çekmiş, bazen onu korkutmuştur.*
Öte yandan, bu olgu, insanı, doğa korkusunu yenmeye ve merakını gidermeye zorlamıştır. Korkuyu yenebilmenin ya da merakı gidermenin tek yolunun, onu yaratan doğa olayını bilmek ve ona egemen olmak olduğunu, insan, önünde sonunda anlamıştır. Peki, insanoğlunun doğayla giriştiği amansız savaşın tek nedeni bu mudur? Başka bir deyişle, bilimi yaratan güdü, insanoğlunun gereksinimleri midir?
Elbette korku ve merakın yanında başka nedenler de vardır. İnsanın (toplumun) egemen olma isteği, beğenilme isteği, daha rahat yaşama isteği, üstün olma isteği vb. nedenler bilgi üretimini sağlayan başka etmenler arasında sayılabilir. İnsanın korkusu, merakı ve istekleri hiç bitmeden sürüp gidecektir. Öyleyse, insanın doğayla savaşı (barışma çabası) ve dolayısıyla bilgi üretimi de durmaksızın sürecektir.*
Bilim neyle uğraşır?
Bilimin asıl uğraşı alanı doğa olaylarıdır. Burada doğa olaylarını en genel kapsamıyla algılıyoruz. Yalnızca fiziksel olguları değil, sosyolojik, psikolojik, ekonomik, kültürel vb. bilgi alanlarının hepsi doğa olaylarıdır. Özetle, insanla ve çevresiyle ilgili olan her olgu bir doğa olayıdır. İnsanoğlu, bu olguları bilmek ve kendi yararına yönlendirmek için varoluşundan beri tükenmez bir tutkuyla ve sabırla uğraşmaktadır.
Başka canlıların yapamadığını varsaydığımız bu işi, insanoğlu aklıyla yapmaktadır.*
Bilimin gücü
Bilim, yüzyıllar süren bilimsel bilgi üretme sürecinde kendi niteliğini, geleneklerini ve standartlarını koymuştur. Bu süreçte, çağdaş bilimin dört önemli niteliği oluşmuştur:*çeşitlilik, süreklilik, yenilik ve ayıklanma.Şimdi bunları kısaca açıklamaya çalışalım.
Çeşitlilik:Bilimsel çalışma hiç kimsenin tekelinde değildir, hiç kimsenin iznine bağlı değildir. Bilim herkese açıktır. İsteyen her kişi ya da kurum bilimsel çalışma yapabilir. Dil, din, ırk, ülke tanımaz. Böyle olduğu için, ilgilendiği konular çeşitlidir; bu konulara sınır konulamaz. Hatta, bu konular sayılamaz, sınıflandırılamaz.*
Süreklilik:Bilimsel bilgi üretme süreci hiçbir zaman durmaz. Krallar, imparatorlar ve hatta dinler yasaklamış olsalar bile, bilgi üretimi hiç durmamıştır; bundan sonra da durmayacaktır.*
Yenilik:Bir evrim süreci içinde her gün yeni bilimsel bilgiler, yeni bilim alanları ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla, bilime, herhangi bir anda tekniğin verdiği en iyi imkânlarla gözlenebilen, denenebilen ya da var olan bilgilere dayalı olarak usavurma kurallarıyla geçerliği kanıtlanan yeni bilgiler eklenir.*
Ayıklanma:Bilimsel bilginin geçerliği ve kesinliği her an, isteyen herkes tarafından denetlenebilir. Bu denetim sürecinde, yanlış olduğu anlaşılan bilgiler kendiliğinden ayıklanır; yerine yenisi konulur.
Bilimsel Bilginin Özellikleri
Bilim olgusaldır. Olgusal olmak demek bilimin gözlenebilir olgulara dayanması demektir.
Bilim mantıksaldır. Araştırma sonuçlarının kendi içerisinde tutarlı olması gerekir.
Bilim genelleyicidir. Bilim tek tek olgularla değil olgu türleriyle uğraşır.
Bilim nesneldir (Objektif). Bilimsel bilgi, bireyin kişisel görüşünden bağımsızdır.
Bilim eleştiricidir.
Bilimin Değeri
Bilim, doğal ve sosyal gerçekliğin daha iyi anlaşılmasını ve belirli ölçüde de olsa denetlenmesini sağlar. Toplumun itici gücünü, üretim biçimini ve gelişmesini belirler. Bir toplumun bilim düzeyi, onun geri, az gelişmiş ya da gelişmiş olduğunun ölçütüdür.
Bilim üç bakımdan değerlidir :
1. Bilimin her şeyden pratik bir değeri vardır. Başka bir deyişle bilim bize hem bireysel ve hem de toplumsal yaşantımızda, teknoloji yoluyla büyük yararlar sağlar. Bilim sayesinde teknoloji üreten insan, dünyadaki yaşantısının süresini uzatabilir, temel problemlerini çözebilir, yaşamını niteliksel olarak ve manevi bakımdan geliştirilebilir. Bilim bundan dolayı, bir toplumun itici gücüdür. Toplumun üretim tarzını ve itici gücünü belirler.
2. Entelektüel değeri vardır. Yani bilim insanın bilme isteğini, merakını tatmin eder. İnsana evreni anlama olanağı sağlar. İnsan bilim sayesinde doğal ve toplumsal gerçekliği anlayabilir.
3. Ahlaki değeri vardır. Buna göre bilim insana belirli bir dünya görüşü oluşturma, belli ilkelere göre düşünme, dünyaya bilimin sağladığı verilere göre bakma olanağı verir. Yani bilim insanlara bilimsel bir zihniyet kazandırır. Bilimsel zihniyet ise, insanlara dürüst ve tarafsız olmayı, karşılaşılan problemleri sabırlı, ayrıntılı ve uzak görüşlü bir biçimde ele almayı öğretir ki bunlar ahlak ve erdemin en önemli özellikleri arasındadır.
Bilimsel zihniyetin, insanların daha erdemli ve yüksek ahlaklı olmalarını sağlayacağını düşünmek boş bir hayal değildir. İnsan sahip olabileceği bilimsel zihniyet yoluyla hem kişisel yaşayışını ve hem de toplumsal yaşayışını düzenleyebilir; insan bu sayede, içinde yaşadığı toplum için çalışmayı öğrenebilir.
Bilim Tarihi Nedir ?
Bilim tarihi kısaca bilimin doğuş ve gelişme öyküsüdür. Amacı nesnel bilginin ortaya çıkma, yayılma ve kullanılma koşullarını incelemektir.
Bilim çoğu kez sanıldığı gibi ilk defa ne Rönesans’tan sonra, ne de Batı dünyasında ortaya çıkmıştır. Bilim; insanlığın kafa ürünüdür. Kökleri ilkel toplumların yaşamına kadar uzanır.
Bilimsel yöntem
Amacı evreni anlamak ve açıklamak olan bilimin, bu amaca ulaşmak için izlediği yola bilimsel yöntem adı verilir. Bilimsel yöntem, bilim adamlarının ortaklaşa olarak kullandıkları betimleme ve açıklama yollarını kapsayan bir süreçtir.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)